Karabulut ailesinin avukatı Epözdemir’den İsimli Tıp Kurumu’nun Cem Garipoğlu raporuyla ilgili açıklama: İtiraz edeceğiz

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

T24 Haber Merkezi

Münevver Karabulut‘un aile avukatı Rezan Epözdemir, Cem Garipoğlu‘nun mezarından alınan örneklerle ailesinin DNA’sının uyuştuğuna ait rapora itiraz edeceklerini açıkladı. Epözdemir, “Süreyya Bey (Karabulut) de rapora itiraz edilmesi gerektiğini belirtti. Bununla ilgili itiraza dair tüm hukuk yollarının tüketilmesi gerektiğine dair talebini sundu. Biz avukat olarak o taleple bağlıyız. Rapora da kapsamlı bir inceleme yaptık. Bilimsel ve akademik açıdan da bakacağız, ona ait de itirazlarımızı sunacağız. Müvekkilin buna ait talebi var. Kızının kanının yerde kalmasını istemiyor. Birebir vakitte poşet ile ilgili incelemenin de tamamlanmasını bekliyoruz” dedi.

İstanbul’da 3 Mart 2009’da öldürülen Münevver Karabulut’un katili Cem Gariopoğlu’nun intihar ederek ölmediği savlarının akabinde mezarı yıllar sonra açıldı ve 7 Ekim tarihinde Adli Tıp Kurumu tarafından rapor düzenlendi. Raporda, açılan mezardan alınan örneklerin, baba ve anneyle uyumlu olduğu ve ikisinin müşterek çocuğu olabileceğinin tespit edildiği belirtildi. Mezardan alınan örneklerin Cem Garipoğlu’na ilişkin olduğunun açıklanmasının akabinde Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı.

“Süreyya Bey de rapora itiraz edilmesi gerektiğini belirtti”

Epözdemir, Garipoğlu’nun mezarında bulunan naylon poşete dikkat çekerek şunları söyledi:

“Rapor diyor ki, ben evvelkileri de aldım, mevcut DNA örneklerini de aldım; bunlar uyumlu. Anne ve babadan aldığım DNA örnekleriyle birlikte kıymetlendirme yapıyorum. Ölen kişinin yüzde 99 ikisinin müşterek çocuğu olduğunu tespit ettim. 7 Ekim prestijiyle tanzim edildi. Müvekkillerle görüştük, Süreyya Karabulut’a rapordan bahsettik. Süreyya Bey de rapora itiraz edilmesi gerektiğini belirtti. Bununla ilgili itiraza dair tüm hukuk yollarının tüketilmesi gerektiğine dair talebini sundu. Biz avukat olarak o taleple bağlıyız. Gereğini yapmakla mükellefiz. Hasebiyle rapora da kapsamlı bir inceleme yaptık.

Bilimsel ve akademik açıdan da bakacağız, ona ait de itirazlarımızı sunacağız. Müvekkilin buna ait talebi var. Kızının kanının yerde kalmasını istemiyor. Sonuna kadar tüzel uğraşını yapmak istediğini söyledi. Ailenin bir manipülasyon yapmış olabileceğini söylüyorlar. Buna ait itirazımızı müvekkilimizin talebi doğrultusunda Avukatlık Kanunu’na nazaran bir yükümlülük olduğu için yapacağız. Ve birebir vakitte poşet ile ilgili incelemenin de tamamlanmasını bekliyoruz. Maddi gerçeğin ortaya çıkmasını, adaletin tecelli etmesini, kamu vicdanının rahatlamasını istiyoruz, müvekkil ailenin vicdanının rahatlamasını, tüm soru işaretlerinin giderilmesini istiyoruz. Hassasiyetimiz bu.

“Poşet üzerinde varsa parmak izi ve DNA örnekleri alınacak”

Mezar 3 Ekim de açılmıştı, 7 Ekim de rapor tanzim edildi. Bir de bizim mezarlıktan çıkan poşetle ilgili talebimiz vardı. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı aldığı kararla o poşetin incelenmesi, İsimli Tıp Kurumu’ndan teslim alınmasını, Emniyet Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’na verilmesine karar verdi. Emniyet Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’nda poşet üzerinde varsa parmak izi ve DNA örnekleri alınacak zira orada bulunan bir poşet var. Münasebetiyle o poşetin hangi şartlarda nasıl bırakıldığını hiç birimiz bilmiyoruz. Bu kuşku üzerine biz de Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuştuk. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı da biraz evvel kararını verdi. Öncelikle İsimli Tıp Kurumu’ndan poşetin temin edinmesini talep etti. An prestijiyle o raporu da bekliyoruz. O raporda bizim açımızdan belirleyici bir rapor olacaktır. O rapor geldikten sonra etraflıca kıymetlendirme yapacağız.

Cesetle ilgili süreçler bittikten sonra aile avukatına teslim edilecektir, onlar da nerede uygun görüyorlarsa defnini tekrardan yapacaklardır diye düşünüyorum. Müvekkillerimiz ‘biz inanmıyoruz, kızımızı kaybettik, hak arama özgürlüğümüzü kullanmak istiyoruz, bu aile bir manipülasyon yapmış olabilir’ diyorlar. İtirazımızı da o yüzden yapacağız.

“Yedisinde rapor tanzim edilmiş dört gün üzere kısa müddette. Tabi çok kısa müddette bu raporu tanzim edilmiş olması bedelli, değerli sevindirici”

Biz maddi gerçeğin ortaya çıkmasını, adaletin tecelli etmesini ve kamu vicdanının rahatlamasını istiyoruz. En çok da müvekkil ailenin vicdanının rahatlamasını ve makul soru işaretlerinin giderilmesini istiyoruz. Bizim temel ideolojimiz talebimiz bu, hassasiyetimiz bu. Bu nedenle biz avukatıyız dedik. Müvekkilin talimatıyla bağlıdır. Artık de müvekkillerimiz biz inanmıyoruz, kızımızı kaybettik. Yani biz münasebetiyle hak arama özgürlüğümüzü kullanmak istiyoruz sonuna kadar. Bu aile bir manipülasyon yapmış olabilir diyorlar. İtirazımızı da o yüzden yapacağız. Dört gün sorununu gelince kamu vicdanını bu kadar rahatsız olduğu bir yerde incelemenin çok kısa ve hızlı yapılması gerektiği kanaatindeyim biz. Narin Güran başta olmak üzere birçok örneği de var Türkiye de son devirde biliyorsunuz. Üçünde yapıldı, üçünde numuneler gönderildi. Yedisinde rapor tanzim edilmiş dört gün üzere kısa müddette. Tabi çok kısa müddette bu raporu tanzim edilmiş olması bedelli, değerli, sevindirici. Bu tarafıyla de hassasiyet gösterdiği için, bu hususta baştan beri bir fikri takip ortaya koyduğu için, bir hassasiyet gösterdiği için Adalet Bakanlığı’nın bilhassa Sayın Adalet Bakanı’na Yılmaz Tunç Beyefendi’ye de teşekkür ediyoruz.” (ANKA)